TEKNOLOJİ TASARIM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TEKNOLOJİ TASARIM


 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesTIKLA İZLEKayıt OlGiriş yapİLETİŞİM
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En iyi yollayıcılar
Admin
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
çağrı
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
havvaozcelix
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
beza
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
prof.emreoktay
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
sebostan07
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
darklord
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
03ebru03
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
TAKM
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
Evren Uysal
Karma Buluşlar 3 Vote_lcapKarma Buluşlar 3 Voting_barKarma Buluşlar 3 Vote_rcap 
Anahtar-kelime

 

 Karma Buluşlar 3

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
burakcetinkaya
b>Aktif-Üye!
avatar


Mesaj Sayısı : 14
Kayıt tarihi : 16/03/09
rep puanı ver : 0
REP PUANI : 0

Karma Buluşlar 3 Empty
MesajKonu: Karma Buluşlar 3   Karma Buluşlar 3 Icon_minitimePtsi Mart 16, 2009 4:57 pm

LENSİN İCADI
Dünya üzerindeki insanların %75'inde az ya da çok göz kusuru bulunuyor. Yazımızda tarih öncesi devirlerden beri bu sorunla mücadele etmeye çalışan insanoğlunun ilkel bir icat olan gözlükten kurtulma serüvenini bulacaksınız.
Gözlük takan bir kişinin en temelde mantık olarak iki temel beklentisi vardır. Birincisi net görme, ikincisi de dışardan "net" görünme. İnsanlar gözlük kullanmaya başladıklarından beri hep gözlükle nasıl göründüklerinden şikayet etmişlerdir. Bu şikayet ve kaygılar sonunda lenslerin gelişimini etkileyerek pahalı, acı verici bir merak olmaktan çıkarmış, yerini aldığı gözlük kadar yaygın olmasını sağlamıştır.


Önce Lensleri biraz tanıtalım. Lensler normal gözlükle düzeltilebilen bütün göz kusurlarında kullanılabilir. Tıpkı gözlük gibi göze gelen ışığı kırmak için göz önüne yerleştirilir. Lensten gelen hatalar,gözde temiz ve net bir görüntü elde etmek için lens tarafından oluşan hatalarla eşlenir. Gözlükte olduğu gibi, lenste de " İki yanlış bir doğrudur " kuralı geçerli.


Sert Lensler
İlk lensler 1887' de İsviçreli doktor A.E. Fick tarafından yapıldı.
(Özellikle midesi hassas olanlar ve kan, göz gibi şeylere bakamayanlar çok dikkatli olsunlar, çünkü bu buluş gerçekten ürkütücü)
Sert camdan yapılmış Fick'in lensleri bütün gözü kaplamak amacıyla gözküresinin yuvarlağı üzerinde acı verici bir şekilde yerleştiriliyordu! Çünkü Fick'in bu yuvarlağı ölçecek aleti yoktu ve her lens uzun bir deneme yanılma süresi sonunda göze uygulanabiliyordu. Bundan başka göz geçirgen olmayan cam örtü nedeniyle hava oksijeni ve gözyaşı kanallarından gözyaşını almamaktan ve sonuç olarak çabucak kuruyordu. Bunun sonucunda kişi birkaç saatte bir lensini çıkararak gözleri için solüsyon kullanmak zorunda kalıyordu.


Yarım yüzyıl sonra 1938'de oftalmologist Theodore Obrig, genellikle Plexiglass veya Lusit olarak adlandırılan saydam bir madde metil metakritilat plastiğinden ilk lensi yaptı. Obrig aynı zamanda lenslerin hızla uyumunu sağlayacak daha iyi bir gözölçüm metodu buldu. Bununla birlikte onun lensleri de hala gözün hassas dokusunu incitebiliyordu.
Bu rahatsızlığın yanında bir çift lensin pahalı olması cok az sayıda kişi tarafından kullanılmasına olanak veriyordu. Lens zamanla film yıldızlarının modellerinin ve atletlerinin ilgisini çekmeye başaldı.


1950' lerin başlarında şu anda kullanılan lenslere temelde çok benzeyen Cornea lenslerinin ortaya çıkışı büyük olay oldu. Çapı 10mm az olan ve en fazla 20 mm 'nin 1/25'i kalınlığındaki bu tip lenslerin sadece kornea'yı kaplıyor, Yani gözbebeğinin saydam dış tabakası ve çevresindeki renkli irisini örtüyordu. Bu tip lensler ince bir gözyaşı tabakasında yüzebilecek kadar hafif olduklarından göz yeterli oksijeni alabiliyor, dolayısıyla kişi bütün bir gün boyunca çıkarmayabiliyordu.
Ancak bu lensler yine de sert oldukları için uzun süren kullanımlarda kornea'da ciddi tahriş ve yaralanmalara yol açabiliyor, zaten günümüzde sert lens kullanımı da yok. ( Burada sert lens olarak adlandırılan, şimdiki uzun süreli kullanılan sert lens değildir )


Yumuşak Lensler
20 yıl sonra yumuşak lensler ortaya çıktı. Bu tip kontakt lensler göz şekline tamamen uyabilen yumuşak bir madde ve suyu kolayca absorblayabilecen hidrofilik plastikten yapılmışlardır.
Su oksijenin lenslerden geçirilmesinin sağlayarak gözün kurumasını önlemektedir. Bununla birlikte lensin kurumaması için özen gösterilmelidir. Araştırmacılar lenslerin su absorblama kapasitelerini yükseltecek şekilde geliştirdiler ve böylece göze büyük bir rahatlık sağlandı. 1970'lerin ortalarında birkaç firma haftalarca takılabilecek lensler ürettiklerini açıkladılar.


Uzun kullanımlı lensler olarak adlandırılan bu lenslerin sadece periyodik temizlenmeler için çıkarılmaları gerekiyordu. Bu konuda en yeni buluş olan 2 odaklı lensler geleneksel 2 odağın ayrı lensler üzerinde eşleştirilecek şekilde yerleştiriliyor. Lensin tepesi ile tabanı arasında bir ağrılık farkı bırakılarak göze daima doğru bir şekilde durması sağlanıyor.


Lenslerin icadı ve gelişimi böyle, ancak ben de lens kullanan biri olarak birkaç gün sonra lens takıp çıkarmanın son derece zahmetli bir iş olduğunu farkedip kullanmayı bıraktım. Son çıkan lazer teknolojisi ile 5 dakikada yapılan göz ameliyatları daha cazip geliyor insana. Sağlam gören göze dokunmak, ameliyat ettirmek ne derece doğru o da ayrı bir tartışma konusu tabi ki...


HAVAİ FİŞEKLERİN İCADI
Gece gösterilerinde ve şenliklerde renk renk ışıklar saçan havai fişekler, yakından görenlerinizin bildiği üzere genellikle kartondan yapılan ve içine izel bir patlayıcı karışımı doldurulan uzun tüp biçimindeki bir kovandan oluşur. "Piroteknik karışım" dene bu fişek dolduları havanın oksijen olmadan da yanabilen özel bir karışımdır. Kapalı bir kabın içinden yanan mum, içerideki havanın oksihenini bitince söner; oysa fişek kovanının içinde hiç hava bulunmadığı halde bu karışım tükeninceue kadar yanmayı sürdürür. Çünkü karışındaki maddelerden biri sürekli olarak oksijen açığa çıkarır ve kapalı kovandaki yanma olayının gerçekleşmesini sağlar.
Yüzyıllarca fişek karışımında oksijen verici madde olarak güherçile(potasyum nitrat) kullanıldı. Bu tuz bütün doğu ülkelerinde bulunduğu için fişkeçilik doğuda, özellikle Çin'de gelişmiş ve güherçile, kükürt, odunkömürü karışımından hazırlanan ilk fişekler burada yapılmıştır. Aynı maddelerin karışımı olan barutun, daha doğrusu kara barutun Avrupa'da tanınması ve ateşli silah mermilerinde patlayıcı olarak kullanılması ancak 14. yüzyıla rastlar. Oysa bu tarihten çok önceleri Çin'de barut doldurulmuş havai fişekler savaş ve gösteri amacıyla kullanılıyordu.


Avrupalılar havai fişek yapmayı Çinliler'den öğrendiler ve 13. yüzyıl boyunca fişekçilil önce İtalya'da ,sonra Fransa'da ve bütün öbür Avrupa ülkelerinde hızla gelişti. Başlangıçta yalnızca dinsel festivallerde düzenlenen havai fişek gösterileri 18. yüzyılda ,büyük Avrupa kentlerinde çok ilgi çeken gösteriler haline geldi. Sonuçları hemen her ülkede ulusal kutlamaların ayrılmaz parçası olan bu gösterileri genellikle uzmanlar yönetirdi.


19. yüzyılın başlarına kadar havai fişek yalnızca bildiğimiz sarı alev renginde ışıklarını saçardı. 18. yüzyılda potasyum nitratın kimyasal bileşimle elde edilmesi renkli fişeklerin yapılmasına olanak hazırladı. Çünkü potasyum kloratlı karışım yeterince açığa çıkaracak biçimde yandığında, bu karışıma katılan çeşitli metaller gaz haline gelerek alevi renklendirebiliyordu. böylece baryum tuzlarıyla yeşil, stronisyunla kırmız, sodyumla da sarı kıvılcımlar saçan havai fişekler yapıldı. Bakır ise potasyum nitratın yanmasıyla açığa çıkan klor gazının etkisiyle mavi renk verir.


Havai fişeklerin bir bölümü renk renk alevler ve yıldızlar saçarak yanar; bunların kovanları incedir ve içindeki patlayıcı karışım tükenene kadar yanmayı sürdürür. Kıvılcımlar saçarak havaya fırlayacak biçimde yapılan ikinci tip havai fişeklerin kovanı ise yanmayacak kadar kalın ve sağlamdır. Bunlar, kovanın içindeki yanma sonucunda açığa çıkan gazların basıncıyla havaya fırlar ve karışımın tam olarak yanmamış parçacıklarını bir kıvılcım yaağmuru gibi dört bir yana saçarak görkemli görüntüler oluştururlar. Bu patlamalı kıvılcım yağmurunu yaratmak için kovana genellikle demir ve çelik parçaları, kandil isi ya da bol miktarda odunkömürü koyulur.


Havai fişekler geçtiğimiz ay Hollanda'da yaşanan havai fişek fabrikasının patlaması gibi çok ciddi sonuçlara yl açabileceği gibi, bir çok ülkede çocukların roket ya da maytap biçimindeki fişeklerden zarar görmelerini önlemek üzere satışı yasaklanmıştır ve havai fişek gösterileri uzmanların denetlemi altında düzenlenmesi gerekir. Günümüzde ise bu kurallar hiçe sayılarak özellikle yazlık mekanların önüne gelenlerin atış poligonuna dönüşmesi umarım uyarılarımı gerçeğe dönüştürecek olayların yaşanmasına engel olur.Bilinçli eğlenmemiz dileğiyle
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Karma Buluşlar 3
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TEKNOLOJİ TASARIM :: SEPET-
Buraya geçin: